18 Aralık 2010 Cumartesi

c- Örnek Din Anlatımı:

           c- Örnek Din Anlatımı:

           Gerek yukarıdan beri anlattığımız, gerejse budan sonra anlatacağımız mahsurların önlenebilmesi için biz, Kuran'ı anlama okuması yapılması ve dinimizin daha çok kanaldan anlatılması gerektiğini savunuyoruz. Bu nedenle ve bu anlamdaki başarıyı göstermek bakımından aşağıdaki makalemizi de ekliyoruz buraya.


            BİR DİYANET GÖREVLİMİZİN ÖRNEK İMAMLIĞI

            Aziz Kardeşlerim!
Bundan önce sizlere, Diyanet Teşkilatımızın Boşanmaları önlemeye dönük çalışmasından dem vurduktan sonra, bazı görevlilerinin dinsel konuları izah bakımından yetersizliğinden yakınmıştık.. Bugün de sizlere, aynı teşkilatımızın, güzel bir uygulaması ile ona sahip çıkan İlçe Müftümüz Sayın ….. AKPINAR ve onların yol göstericiliğiyle hareket eden, din işleri görevlisi, örnek bir camii imamından bahsedeceğim! İsmini vermeden O’nun çalışma tarz, stil ve genel davranışlarından, bir nebzecik olsun bahsedecek, ve bunları sizlere, hepimize birer örnek olarak sunmaya çalışacağım!
Ben belirli yerlerde sürekli eğleşemeyen sözüm kendime “gezenti” bir insanım. Bu nedenle de, (Allah hepimizin kini ve sonra da benimkini kabul buyursun inşallah!) namazlarımı sürekli muhtelif yer mekan ve camilerde kılarım. Kılmaya çalışırım yani. Kendilerini tanıma fırsat ve şerefini de işte, kendim bu hal üzere olduğum için elde ettim, edebildim. Dolayısıyla kendilerini, Torbalı’ya bu, ikinci gelişim olan 2006’dan beri tanır, severim. Çalışmalarını da yakinen izlerim:
            Kendini tanıyanların da takdir edecekleri üzere; gerçekten de içten, art niyetsiz, samimi (ihlâslı), insanlara değer veren, alçakgönüllü, çalışkan, sorumluluk sahibi, ayrım gözetmeyen, önyargıları olmayan, sorup, sorgulayarak hükme varan, bilmediğini sormasını ve araştırmasını bilen, fikri ve vicdanı hür, soyadıyla uyumlu, ilkelerine bağlı, cesur ve mert bir kişilik sergilemektedir.
            Birçoğumuz bilmeyebilir ancak Diyanet İşleri Başkanımız, Prof. Dr. Sayın Ali BARDAKOĞLU, bir zamanlar başında bulunduğu teşkilata bir genelge yayınlayarak; “Cami cemaatlerine, sürekli ve sıklıkla meal ( kelime-kelime karşılık) ya da tercümelerden Kur’an okunmasını” emir buyurdular. Teşkilatın en iyi niyetlileri bile bu emre şüpheyle baktılar. “Bu adam ne yapmaya çalışıyor acaba?” gibilerinden düşündüler. Durum böyle olunca Diyanet Görevlileri’nin büyük bir çoğunluğu, andığımız talimata tepki gösterdiler, emre açıkça karşı çıkamasalar da, fısıltı yoluyla karşı çıkarak, uyma yoluna pek gitmediler. Çünkü bu emri; “ibadeti, daha doğru bir ifadeyle, namazı Türkçeleştirmenin, yani Türkçe kılmanın yahut kıldırma akımının bir başlangıcı” olarak nitelendirdiler.
Hâlbuki O’nun maksadı insanımızın hurafelerden uzaklaştırılmasını, dininin özünü daha iyi kavramasını sağlamaya çalışmaktan ibaretti. “Siz Kur’an’ı Türkçeden okumayın, anlayamazsınız, yanılır yanlışa düşersiniz, Allah muhafaza; dinden, imandan çıkarsınız, vs.” diyenlerin zıddına Kur’an; “Kendisinin, herkesin anlayabileceği şekilde kolaylaştırıldığını, Açık seçik, ayan beyan bir kitap olduğunu, O’nu her dönemde ve her okuyanın, kendi kapasite ve dönemin bilimsel verileriyle uyumlu olacak şekilde ve olumlu anlamda faydalanabileceğini,” belirtmekteydi. Zaten kendisinin, “anlaşılmak üzere indirildiğini ve özellikle bu anlamda okunması gerektiğini” belirtmek suretiyle, sürekli akla hitap etmekteydi. Sayın Başkan’ın yapmak istediği de bundan ibaretti zaten.
Nitekim Prof. Dr. Sayın BARDAKOĞLU, İlahiyat camiası içinde sevilen, sayılan, güvenilen bir isimdir. Bence, Mevcut İktidarın, nadiren de olsa, yapmış olduğu en isabetli atamalarından birisidir. Dolayısıyla kendisinden kuşku duyulmaya hiç gerek yoktur.
Lakin kendisinin bazı kusur ve kabahatleri de yok değildir. Bunu ise ileride bizzat kendisine yazarak, hatta sizlerle de paylaşarak dile getireceğim inşallah.  Notumu aldım! Bunları kısacık hatırlatacak olursam; İşin gerçeğini bir kenara bırakarak, “ortama uyumsal” yani siyasal iktidarın işine gelecek bazı davranış, uygulama ve sözlerine tanıklık etmemdir! Elbet işin bu yönü bir başka konudur. Sonuç olarak ben kendilerine, buradan saygılarımı sunmakta, başarılarının devamını dilemekteyim. Şimdi gelelim ana konumuza:
            Bahsini edeceğim imam kardeşimiz; Sayın Başkan’ımızın yukarıda anlatmaya çabaladığım talimatlarına, küçük bir tereddütten sonra uyarak uygulayan ve elde ettiği başarıyı görünce, şiddetle bu uygulamaya sarılan bir diyanet görevlisidir! Ve olay şöyle gelişmiştir:
Diyanet işleri Başkanlığımız, Kendi yayınlarından olan, Prof. Dr. Sayın M. Cemal SOFUOĞLU, Prof. Dr. Sayın Mustafa YILDIRIM ve Prof. Dr. Sayın Abdulkadir ŞENER tarafından ortaklaşa kaleme alınan, Türkçe Açıklamalı Kuran Meali” adlı kitabın son baskısını, her bir din görevlisine birer adet verilmek ve imamlarca, namaz öncesinde camii cemaatine okunmak üzere, tüm müftülüklere ücretsiz olarak göndermiştir.
Bu kitap, hem bir meal, yani birebir, kelime-kelime açıklama, hem bir tercüme, yani anlamsal açıklama, hem de kısa-kısa yorumsal açıklamalardan ibaret, kısa ve özlü bir kuran anlatımından ibaret bir çalışmadır. Emeği geçenlerin cümlesinden Allah Razı olsun!
Torbalı Müftümüz Sayın Mehmet Yıldırım, kendilerine gelen bu kitapları Torbalı’mızdaki tüm Diyanet Görevlilerine dağıtmış, “namazlardan önce,  camii cemaatlerine, bu kitabın başından başlanarak, sonuna dek (hatim misali) okunmasını, bitince de yeniden-yeniden başlanarak okunmasını” emir buyurmuşlardır. Hatta; “Bu konunun takipçisi olup, görevlilerce bu talimatın gereğinin yerine getirilip getirilmediği hususunu bizzat denetleyeceklerini” ifade ve ihtar etmişlerdir!
Bahsini ettiğim İmamız; şimdilerde cemaatine artık, şirke bulanmış, yani Allah’a ortak koşucu mahiyet kazanmış olma ihtimali kuvvetli,  hikaye, rivayet, masalımsı ve efsanevimsi, şeylerle, bit’at=gelenekçilik karışmış konular anlatmaktan tamamen vazgeçmiştir. Oraya, yani o camiye fırsat buldukça gitmeye çalışırım. İmam efendi, görevli olduğu o camide, cemaatine Kuran’ı, namaz öncelerinde ve sürekli olarak, yukarıda bahsettiğim o kitaptan, yani Türkçe’den okumaktadır. Üstelik de anlamını çok güzel bir biçimde verip., vurgularını tam yapmak suretiyle… Camii cemaati de bu okumayı can kulağı ile, ve huşuu içinde, yani büyük bir zevk ve lezzet alarak dinleyip, anlamaktadır. Bunu apaçık gözlemlemekteyim cemaat üzerinde. O insanların hepsi “pür dikkat” dinliyorlar! Ve, okunanları sürekli olarak, hem akılları, hem gönülleri ile tasdik ediyorlar. Ayrıca anladıklarını hayatlarına da uygulamaya çabalıyorlar. Sayın Hocam da; “bu okumalardan öncelikle kendisinin, sonra da tüm camii cemaatinin olumlu anlamda oldukça çok faydalandığını” ifadeye getirmektedir.
Hasılı netice çok güzel bir neticedir. Lâkin benzeri bir uygulamayı diğer camilerimizde hala pek göremiyorum. O nedenle de tüm diyanet görevlilerimize bu uygulamayı önem ve şiddet, yani peklikle öneriyorum!
Ayrıca; buradan söylüyorum; ellerinde fazladan varsa, doğrusu aynı kitaptan birkaç tane hediye de ben istiyorum! Çevreme, çocuklarıma ve  kendime…! Parmak kaldırdım; söz istiyorum: “ Hocam, bana verin; O Kitabı ben inşallah bol-bol okurum! Eh, veremezseniz de canınız sağ olsun. O eseri ortaya çıkarmakta emeği geçenlerin hepsinden Allah razı olsun! O kitabı  piyasadan,yahut bir yerlerden temine çalışacağız inşallah!
Dediğim gibi; durum bu olunca artık; Örnek imamımız boş, saçma sapan, içi hurafeler ve rivayetlerle dolu vaaz’ı nasihati de terk etmiş durumdadır artık. Topluma örneklik başta olmak üzere, sair uygulamaları da son derece isabetlidir. Darısı, diğerlerinin ve hepimizin başına inşallah! Kendilerini can-ı gönülden kutlar, C. Allah’tan gerek dünyasal, gerekse ahretsel anlamda başarı, huzur, afiyet ve mutluluklar diliyorum.
Ve hepimize diliyorum efendim. Saygılarımla…
 
Aralık. 2008
Av. Mehmet DURAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder