17 Aralık 2010 Cuma

L- “Nerelisin Hemşerim?” Teranesi:


L- “Nerelisin Hemşerim?” Teranesi:

Tav etme aslanım adamı... Elbet ben aslımla, asaletimle, kimliğimle, kişiliğimle, memleketimle onur duyuyorum.
Bu durum bir gerçek manası ile bir ayrıcalık değildir. Herkes de aynı bunun gibi olmalı. Kendi memleketi, gelmişi ve geçmişiyle şeref duymalı!
Hani, “Ah vatan!” diyen bülbül misali. Mesela Konya’lı olmak, olumlu anlamda hep ayrıcalıklı hissettirmiştir kendimi bana. Konya’nın Bozkır’ından olmak, daha bir ayrıcalıklı kıldırmıştır kendimi bana. Ha.. Bu hususta Yelbeğili olmamın üstüne diyecek yoktur doğrusu..Yelbeği deyince akan sular durur bende! İyi de bundan sana ne fayda?
Eskiden belki falanca yerli olmak anlamlıydı. Çünkü toplum kapalı, daha bir içe dönüktü. Durum bu olunca senin nereli olduğunun bilinmesi karakterin bakımından sorana bir ipucu verirdi…
Şimdi durum değişti. Türkiye oldu kocaman bir köy! Pardon; ne köyü? Gecekondu gecekondu… Memleketin neresine gidersen git, aynı şeyler konuşuluyor. Televizyon borazanının üflemeleri konuşuluyor. Buna da ortak akıl falan deniyor. Sevsinler senin onun ortak aklını. Manüplasyon onlar manüplasyon.! Türkçe’yle belki, gizleyip, saklayıp, çarptırıp saptırmanın daniskası. Ana deyimiyle ve yukarıdaki izahlarımız çerçevesinde  küfrün ta kendisi. Yahu sen zaten bu hemşericiliği ve bölgeciliği de çıkar amaçlı ve çeteleşme şeklinde kullanıyorsun. Ben konunun detaylarına girmeyeceğim. Sosyologlar, psikologlar, ekonomistler vs. konunun ilgileri daha iyi bilirler.
Benimkisi bir değindirme, Bence önemli olan kişinin nereli olduğu değildir. Kişiliği ile ne yaptığı ve neyi nasıl yaptığıdır! Uygar bir toplumda asıl olan şey dayanışma ve kaynaşmadadır; dedikoduculuk yahut çeteleşmede değil.!
Ne yazık ki insanımız çoğunlukla kişinin özeline veya kendini ilgilendirmeyen konulara pek bir ilgi duyuyor. Lakin asıl ilgilenmesi gereken hususlarla pek de ilgilenmiyor nedense..!? Bu bir hastalıktır, bu bir zaaftır ve bu bir ahlaki olumsuzluk, kişisel yetersizliktir.!
Dediğim gibi, sen ne yapacaksın alemin üç oğlağını, beş keçisini ve de berberin karısının nereliydiğini…! Sen berberin nasıl tıraş yaptığıyla ilgilensen daha iyi olmaz mı.?
Bu kitabın ilk baskısı yapılıp da İzmir Kitap Fuarına tanıktım maksadıyla gittiğimde orada, değerli ses ve yazın sanatçılarımızdan Sayın Füsun Önal Hanımefendi’yi gördüm. Kendisine kitabı takdim ettim. Alıp sayfalarına karıştırırken tesadüfen bu konunun başlığını açtı.
Birden bire; “Ne kadar da ilginç bir tesadüf…! Daha şimdi bunalttılar beni; yok nerelisin, yok kaç çocuğun var, falan diye diye…! Ne terane ama…” diye sevinç çığlıkları attı. Belliydi; çok sıkılmıştı..! Ve; “Oh be, şu başlığı görünce keyfim yerine geldi.” Dedi. Kitabı incelemeye başladı. Dar zamanda üstünkörü de olsa yaptığı incelemeden sonra, kitabıma gerekli desteği vereceğini beyan etti.
Takdir ve dikkatlerinize sunulur.!
Lütfen üzerinize elzem olmayan işlerle ilgilenmeyiniz!


Sayın Füsun Önal Hanımefendi Kitabı İnceledikten Sonra Birlikte Çekilmiş Fotoğrafımız

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder