19 Aralık 2010 Pazar

E- Meter'li Öğrencim Ersin ....


            E- METER’Lİ BİR ÖĞRENCİMİN DUYGULARI: 

Orada bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür. Gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür.
Evet; o köye gitmesek, o köyde yaşayan insanların aydınlık yarınlara çıkması için her şeyin başı olan eğitim ve öğretime ihtiyaçları vardır. Bunlar gerçekleştirilmediği taktirde ( o köy ) sadece sözcükte kalır.
O köyü sözcükte bırakmayan değerli öğretmenim Mehmet Duran Bey’in bizim köyümüze atanması yapıldı. Amma öğretmen gibi öğretmen… Sözü özü bir, fedakar, idaalist, köylünün derdi ile dertlenen, sevinçi ile sevinen, köye bir çok yenilikler getiren, ders saatinde öğretmen, ders dışında köylü ile kucaklaşan ve bütünleşen, köyün öğretmeni, doktoru, veterineri ve mimarı; köyün cehresini değiştiren vefalı öğretmenim;
 Sizi hiçbir zaman unutmadık, unutmayacağız…
 Yıllar sonra yine vefalığınızı gösterip bizlere ulaştınız. Yazdığınız kitapta bizleri de unutmayıp yer verdiğiniz için size teşekür eder başarılar dilerim. Sevgi ve saygılarımı sunarım.

Öğret.Gör. Ersin Arslan 
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi -VAN


        En güzeli sana “Evlat”  diyerek başlayayım söze, Ersin!
        Sn Dr. Ersin Aslan;
        Çünkü biz öğretmenler çalıştığımız köyleri köyümüz, öğrencelerimizi de evladımız biliriz.
        Bugün yabancı dille eğitim, öğretim yapan okullarda olduğu gibi, daha ilk günden biz de yasaklardık size okulda Kürtçe konuşmayı...
        Daha 1. sınıfın ilk günlerinde, “Hoce; Mela’nın Gırosu vurdi…!” dedikleriniz hep aklımda… “Öğretmenim, İmam’ın oğlu bana vurdu…!” diyecektiniz yani…
        Bir de ağabeylerinizin, “Hocem, biz okullarda daha başarılı oluruz fakat, Türkçe’yi tam kavrayamıyoruz.” dedikleri hatırımda…
        Benim de;
        “Ana dili Türkçe olanlardan hepsi, pek mi güzel anlıyor sanki…!
        Şu an başka çareniz ne ki?
        Aman gayret edin, siz de anlarsınız. Hatta ileri bile gidersiniz…”
        Dediğim sözleri haklı çıkardınız.
        Sadece, “Hoce; Mela’nın Gırosu vurdi…!” diyebilirken ta Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde öğretim görevliliğine uzandınız..
         Fazla söze gerek yok.
        Siz gereken sözü, hal dilinizle zaten söylediniz.
        Bana ise ancak teşekkür etmek düştü….!
        Lütfen kabul ediniz…
        Ve sadece var olunuz…!
        Gözlerinizden öpüyorum; Allah’a emanet olunuz….!
            Ve bilesin ki O Köy hep bizim gönlümüzde…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder