17 Aralık 2010 Cuma

a- Yenilmedik Halt Olmaz

            a- Yenilmedik Halt Olmaz; Raconsuzsa Affolunmaz!
  
Hiç kimse başkasına yalan söylemekle hatta üç beş kuruş çıkar sağlamakla karşısındakini kandırmış olamaz. Herkes ancak kendini kandırır. Hem kazanç üç beş kuruşluk maddi parasal şeylerde değildir. Çıkarın nerede olduğunu biz bu kitabın her satırında anlattık. Hayatta az şey görmedik, çiğ değiliz, inşallah halden de anlarız. Yine de yapılan olumsuz işin bile bir raconu olmalı. Fakat ne var ki bizde bazı işlerin raconu dahi olmuyor. Bu durum ise çok yanlıştır,yanlışın yanlışıdır!
Bizim köylü “Şavku” (şevki) derdik, bir adam vardı. Biz kendisine iftira falan atmıyoruz; gizli saklı falan da değil. O’nu cümle alem bilirdi. Anlı şanlı tokatçıydı. Fakat tokadı kime atacağını gayet iyi belirlerdi. Çünkü tokatçılık O’nun yegane mesleğiydi. Demem  o ki, işinin pek bir ehliydi.
Allah taksiratını affetsin; hakkın rahmetine kavuşalı 8-10 sene oldu. Her şeye rağmen kendisini severdim; kendisi de beni… Avukatlık bürom İzmir merkezdeyken sık sık gelir giderdi. Meşru gördüğüm hukuki bir çok işine de yardımcı oldum.
Başta kendime olmak üzere yakın çevresine, hatta mahallesine ve tanıdıklarına yaptığı herhangi bir yamuğu, pardon attığı tokadı görmedim de, duymadım da… Dedim ya racon sahibiydi… Üstelik tokadı hem uygun adama, hem de o adamın kaldırabileceği oranda atardı. Hem de üstelik ufak tefek işe tenezzül etmezdi…
“Çarptığın para, yaptığına değmeli…!” derdi. Yani; “Hem seni, hem de polisi kurtarmalı..!” derdi (!) Gerçi tokadı genellikle büyük atardı ama yine de tokadın boyutu küçük de olsa zengine atardı. Öyle fakire fukaraya kesinlikle vurmazdı. Tam aksine onları korur kollardı. Malum kollanacak adamlar da lazım insana.!
Tabii ki ülkemin iç güvenliğini sağlayan kurum ve güçleri yukarıdaki sözden tenzih ediyorum, lakin onun bu sözü tamamiyle boş değildir. Sonra söz sahibine gerektir. Ayrıca bizim çabamız, her olumsuz işte hiç olmazsa su götürür bir sebep ve racon bulunması gereğine olan vurguya dönüktür.  
Durum böyle olunca attığı tokatlardan pek zarar görmezdi. Düşün ki bir garibanın 10.000 lirasını çarpmışsın; zaten adamın varı yoğu o. Böylece adamın ocağına incir dikmişsin…! Hadi rahat et de göreyim seni…?
Ama O’ndan tokat yiyen adam gelip bizim Şavku’nun haline şöyle bir bakar, lanet eder giderdi. Zaten yediği tokat onu pek de acıtmamış olurdu. Yani tokatlanan adam için Şavku’yla uğraşmaya kalkışmak pek değmezdi. Sonra özür dilemeyi ve kendisini affettirmeyi de iyi bilirdi. Şavku bu durumlara çook çok dikkat ederdi..
Öyle yediği çanağa falan da yapmazdı… Bunu yaparsa bir daha hangi kaptan yiyecekti yiyeceğini, bir daha nerden bulacaktı eşi, dostu, hısım, akraba, çevre ve mahallesini? Durum böyle olunca, ömrünün sonuna dek mesleğini rahatlıkla sürdürdü.
Gerçekten de etmez demiyorum; bir insan her haltı edebilir; fakat bu haltı her yerde ve herkese karşı etmemelidir. Başka bir deyişle; “su içtiği çanağa yapmamak” adına halt karmadığı kişi ve çevrelerin bulunması en azından kendi menfaati gereğidir. Yine bu durum, yani yalan söylemeyip dürüst davrandığı kişilerin bulunması racon gereğidir.Yalan herkese söylenmez.
Örneklemek gerekirse insan, ne türden olursa olsun “düşük” işi yakın çevresine yapmamalıdır. Yahu insan yakın çevresinin parasını pulunu çarpmaz, ona yalan söylemez. Arkadaşının karısına kızına, kocasına oğluna da sulanmaz.
Ancak insanın evlenmek üzere ve edep içinde kendi çevresinden hanım yada koca araması bu durumla karıştırılmaktadır; aynı şey değildir. Bunda bir mahsur yoktur…Dedik ya, yenmedik halt olmaz; fakat her şey her yerde ve herkese karşı olmaz…! Bunu yapan demek ki racon bilmez; işin en aşağılığını yapmış olur!
Söze girerken söylediğimiz gibi zaten her ne yapan kendine yapar. Bir de yenilmedik halt olmaz lakin bunlardan raconsuz olanı asla hoş görülemez.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder