18 Aralık 2010 Cumartesi

b- Buyurun Örnek Bir Hutbe!


           b- Buyurun Örnek Bir Hutbe!

           Evet, size örnek bir hutbe. biz Bu hutbeyi de köşe yazısı haline getirdik. konuyla ilgisi bakımından buraya da ekledik.
           Ancak bundan ilginç bir olay daha var ki o da bu hutbeyi ilk dinleyişimde yaşadığım olaylar silsilesidir ki sizlere anlatmak arzu eduuyorum burada:

                       *****************

          Cumaların birisinde, Torbalı'daki "Mümin Mesci Camii" ismindeki bir camide kılmak arzu ettim o Cuma Namazını.
kkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk     mmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmllllllllllllll  


ppppppppppppppppppppp



KUR’ANI ANLAMAK

Değerli kardeşlerim; aziz okuyucularım;
Aşağıdaki metin geçtiğimiz günlerde İzmir’in tüm camilerinde hutbe olarak okunmuştur. Bu hutbe o kadar önemli bir konuyu işlemektedir ki; işlenen bu konu bilinçlere mutlaka ve derince kazınmalıdır. Öylece de uygulamaya geçirilmelidir. Özellikle bu, ama yaklaşan Ramazan nedeniyle bu hutbeyi yeniden takdirlerinize sunmakta nice faydalar görüyorum. Lütfen dikkatle ve yeniden, yeniden okuyunuz; okutunuz! Gerek burada söylenenleri, gerekse anladıklarınızı, hayatımıza var gücümüzle uygulayalım!
                                  
Temmuz.2010
Av. Mehmet DURAN


"Muhterem Müminler! Kutsal kitabımız Kur’an açık (Neml-1; Maide-15) ve anlaşılır (Fussilet-3) bir kitaptır. Akıl sahipleri düşünsünler ve öğüt alsınlar (Sa’d-29) diye anlaşılması kolaylaştırılmıştır. (Kamer-17) Kur’an, inanan kalplerin ve temiz vicdanların rehberidir. (Talak-11) Nûruyla izleyenlerini karanlıklardan aydınlığa çıkarır. (Hadid-9) Doğru yolundan sapmaktan korkanlar için Allah’ın uzattığı en sağlam iptir. (Âl-i İmrân-103) Nefislerdeki çirkinliklerin makyaj edilerek, gizlenip güzelleştirilmesi için Allah’ın kullarına gönderdiği en güzel boyadır.(Bakara-138)

Değerli Müslümanlar! Kur’anı sevap kazanmak için okumaktan daha da önemlisi Kur’anı anlamak için okumaktır. Sevap kazanmak amacıyla yüzünden ve ezberleyerek okumanın önemi inkâr edilemez. Ama bir Müslüman’ın gerçek hedefi bu olmamalıdır. Kur’anı sevap aleti gibi görmek, Kur’an okumayı da sevap kazanma ayinine dönüştürmek Kur’anı amacından uzaklaştırmaktır.
Kur’an mezarlıklarda okunan ölüler kitabı değildir. Fal bakma, büyü yapma kitabı hiç değildir. O dirileri uyarmak (Yasin-70) ve hayatı güzelleştirmek için gönderilmiştir. İşte Kur’an, ikazları ciddiye alınarak ve hayatı güzelleştirmek amacıyla okunduğunda gerçekten okunmuş olacaktır. 

Muhterem Müslümanlar! Gerçekten Kur’an okumak, onu ezberlemek ve sayısız kere hatmetmek değil; anlamak için, günlük hayatta karşılaştığımız olaylara Kur’anın penceresinden bakabilmek için okumaktır.
Kur’anı ayet ve surelere bölerek bazı ayet ve sureleri bazı gün ve gecelere tahsis etmek Kur’anın evrensel mesajına sırt çevirmektir. Yada bazı sure ve ayetleri bir takım çıkar ve beklentilerle; bereket, nazar gibi bazı hususi vesilelere bağlayarak okumak doğru bir okuma değildir. Yahut da sürekli tecvit kuralları üzerine yoğunlaşarak, güzel bir name ve musiki ile okumaya çabalamak ta hakkıyla Kur’an okumak olmayacaktır. Gerçekten Kur’anı okumak, Kur’an ahlâkıyla ahlâklanmak ve yürüyen Kur’an (Müslim-139) olmaya çalışmaktır.

Muhterem Müminler! Kur’anı hakkıyla okumak; sevdiğimiz biri tarafından bizzat bize gönderilen müjdelerle dolu bir mektubu okur gibi okumaktır. (Maide-15,19) Çünkü Kur’an, “en sevgili”nin sözüdür. Hakîm ve Alîm olan Allah’ın katındandır. (Neml-6) Allah, Kur’an vasıtasıyla bizlerle konuşmaktadır. (Şura-51.)
Kur’an sadece sevdiğimizden gönderilen bir mektup değil, aynı zamanda şeytana karşı giriştiğimiz savaşta zafer kazanmamızı isteyen “Melik”in (Fatiha-4, Al-i İmrân-26) bize gönderdiği savaş talimatı, ya da aile hekimimizin bizi tedavi için yazdığı şifa (Yunus-57, İsra-82) reçetesi gibidir. Okumak zevk değil mecburiyettir. (Neml-92) Hatta onu yalnızca okumak ve anlamak yetmez; uygulamak ta tedavi ve zafer için şarttır.

Muhterem Müslümanlar! Gelin! Kur’an okuyuşumuzu ve okumaktaki maksadımızı gözden geçirelim. Ne dediğini anlamaya, ne istediğini bilmeye çalışalım. Onu âlemlerin Efendisinin, şeytana karşı açtığımız savaşta cephemize gönderdiği bir mesaj (bir savunma silahı) gibi; sevgilimizin yazdığı bir mektup gibi, yada aile hekimimizin yazdığı bir reçete gibi okuyalım. Şayet okuma bilmiyorsak birisinden bizim için açık-seçik okumasını isteyelim. Okuduğunu anlamak için yanına oturup can kulağıyla dinleyelim. Ancak o zaman Kur’anı gerçekten okumuş olacağız.
Rabbim bizleri Kur’anı okuyan, anlayan ve anladıklarının faydasını görenlerden eylesin.

Hazırlayan: Vaiz Mümin ŞENER"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder