18 Aralık 2010 Cumartesi

D- Aile İçi Şiddete Dengesiz Tepki


D- Aile İçi Şiddete Dengesiz Tepki

Elbette aile insanın yuvası, sevgi, saygı ve güvenlik adasıdır. İnsanlığın bulduğu en yüce kurumdur. Her türlü aksayan yönüne rağmen durum budur. Onun yerine ikame edilecek bir başka kurum bulunamamıştır; yoktur.
Ancak değindiğimiz gibi aile içi olumsuz olayların başta geleni belki de aile içi şiddet uygulamasıdır. Elbette bunun savunulacak bir yanı yoktur. Ancak toplumsal bir realite olup önlenememektedir. Minimuma indirilebilmesi için gerekli tedbirler mutlaka alınmalıdır. Tabii ki ülkemizde bu yönde olumlu çabalar mevcuttur. Ancak ne var ki konunun çözümü dengesiz aranmaktadır. Özellikle kadına karşı, koca tarafından uygulanan şiddet gündeme getirilmektedir. Elbette bu yönlü şiddete insanlık erdemini taşıyan herkes karşı olmak durumundadır. Ne var ki aile içi şiddetin sadece bu boyutuyla uğraşmak erkeğe sakal tıraşı yapmaya benzer…!
Konu aslında çok boyutludur. Ben konunun detaylarına girecek değilim. Sadece doğru çözümün ortaya konabilmesi açısından sorunun diğer cephelerine de kısaca işaret etmek isterim. Ki konu bütünseldir, toplumsaldır. Konu sarmaldır; birbiri ile etkileşim halindedir. Durum böyle olunca soruna bir kadın sorunuymuş gibi bakmak meseleyi çözmez. Sorun bir kadın yada erkek sorunu olmayıp hepimizi ilgilendirmektedir; çözüme de top yekun gidilmelidir.
Aile içi şiddet sorununu sırf kadınlar açısından ele alanlar, yukarıda izah ettiğimiz üzere zaten sorunu çözemezler. Sorunu bu noktadan çözmeye kalkanların bir çoğu kantarın topuzunu kadınlardan yana kaçırıyorlar. Bu ise soruna çözüm yerine çözümsüzlük üretmektedir.
Burada temel bir kural vardır; bu kural iyi bilinmelidir. O da şudur: Ezilen, fırsatını bulduğu anda ezeni veya başkalarını ezer! Aldatılan en kısa zamanda aldatanı yada başkalarını aldatır! Zulüm gören fırsatını bulduğu anda zulmedene de başkalarına da zulmeder! Köle, kölelikten kurtulduğu gibi başta eski efendisi olmak üzere köleleştirecek insan arar!
Bütün bunların tersi de doğrudur, yani örneklemek gerekirse; aldatan hem aldanır hem aldatılır! Bir de herkes kendi ahlakı, mizacı, karakteri ve meşrebine uygun ortamlarda barınır. 
Bu ve benzerlerini unutmayalım. Çünkü bu husustaki genel kural budur. Bu durum yasal bir durumdur. Yani insansal ve toplumsal alanda olmak üzere kadersel anlamda bir yasa, yazılım ve kuraldır! Bunlar asla şaşmaz ve bunlardan asla kaçınılamaz.! İstisnaları varsa da adı üzerinde istisnadır. Daima çalışan genel kuraldır. Şu halde bahsini ettiğim yasanın bilinciyle hareket etmek ve ona uygun çözüm aramak zorunluluğu vardır.
Öyleyse: Kadınlara kocalar tarafından uygulanan şiddetin hor ve hakir görüldüğü gibi, kadınların çocuklarına karşı uyguladığı şiddet de hor görülmelidir ve kınamalıdır. Yine kadınlar elinde bazı manevi şiddet türleri vardır ve uygulanmaktadır ki nice kimselerin hem canının, hem de malının gitmesine dahi neden olabilmektedir. Bunun örnekleri çoktur. Örneğin “yazık ve namus” silahlarını azımsamamak gerekir. Çünkü onlar çok güçlü birer silahtırlar. Konuyla ilgili ilgisiz, bilgili bilgisiz, ahlaklı ahlaksız bir çok insanın merhamet ve nefsani duygusunu celp ve cezp eder. Karşı tarafı ağır şekilde vurur, yaralar ve hatta öldürür. Geçekten de bu vb. silahlarda büyük bir güç olduğu ve uygulandığı unutulmamalıdır.
Ayrıca aile içinde yaşlılara uygulanan şiddet hiç de azımsanacak durumda değildir. Aile içinde benzeri nice maddi manevi şiddet biçimleri mevcuttur. Aşağı yukarı bunları hepimiz bilmekteyiz. Dolayısıyla bunun bilinciyle hareket etmeli çözümü bütünsellikte aramalıyız.
Tüm bu nedenlerle aile içi şiddete, nihayet şiddetin her türüne ve kimden gelirse gelsin hepsine karşı olmak ve karşı durmak gerekir. Üstelik bunu yukarıda izah ettiğimiz üzere sabır ve metanetle yapmak gerekir; katlanmakla yani tahammülle değil…
Şiddeti özendirici her türlü öğe ortadan kaldırılmaya, yerine sevgi, saygı, yardımlaşma, dayanışma, paylaşım, vicdan, merhamet, sabır, kanaat vs. nice erdem tohumları atılıp yeşertilmeye gayret edilmelidir. Bu gayretin sırf aile içiyle sınırlı olmaması gerektiği herkesin malumudur. Bu konu dahi sarmal olup birbiriyle etkileşim arz eden bir konudur. O nedenle bahsini ettiğim bu yeşertiyi, insanın bulunduğu her alana yayma çabasında olmalıyız ki böylece hem bu gıdayı ailesinden alamayanlar gıdalansın, hem de toplumdan alamayanlar… Ve giderayak hem insanlar hem de toplumumuz daha da güzelleşip şenlensin!          
Her konu için bahsini ettiğim gibi, sorunun çözümü tarafgirlikte değil dengede aranmalıdır. Orada bulunacağı muhakkaktır. Çünkü evren denge üzerine kuruludur. Allah hepimize yardımcı olsun mutlu ve huzurlu yuvalarla toplumsal ortamlar nasip etsin!      
Buradan hareketle yasa yapıcılara dönük bir iki serzenişim olacak ki; “Pozitif ayrımcılık yapıyoruz, aile içi şiddeti engelliyoruz, aileyi koruyoruz.” diye aileleri yıkıp dağıtmayınız. Bu dediklerinizi yapınız ama dengeyi tutturunuz. Aile içi şiddete dengesiz tepkiye sizler de çanak olmayınız.
Çanak olmayınız, çünkü zaafta ve mazlumiyette büyük bir güç vardır. Ve zaafın ve mazlumiyetin bu gücünü art niyetle kullananlar vardır.
Siz zaafın art niyetli kullanımına alet olmayınız. Bu konu,  anlaşılması ve fark edilmesi çok güç bir konudur; lütfen dikkat ediniz!
Hepimiz insanız, şaşar yanılırız… Af diye bir mekanizma var. Bu mekanizma çok elzem bir mekanizmadır. Mutlaka çalıştırılması gerekir. Fakat dengeli ve yerinde çalıştırılması gerekir.
Tuttunuz 4320 sayılı yasayla aileyi korumaya kalktınız; aile içi şiddeti cezalandırdınız…!  Şiddete maruz kalan aile bireyi, karşı tarafı şikayet etmeye görsün… Haydi bakalım yandı keten helva…!
Sen işi kamusal dava haline getiriyorsun, şikayet edenin affını nazara almıyorsun.
Tutup şiddeti uygulayanı bir güzel cezalandırıyorsun.
İyi, güzel, hoş da diyelim ki icabında tutup adama 5 yıl ceza veriyorsun! Peki o çocuklara kim bakacak? Ya affeden faraza kadın ne olacak? Diyelim ki bir sonraki konuda anacağımız türden bir hanımdır. Peki bundan sonra o hanım ne edip ne işleyecek?  En iyisi o şimdiden baksın başının çaresine. Gitsin evlensin bari biriyle! Çocukları da çocuk yuvasına!
Yahu sen o adamı 5 yıl damda yattıktan sonra o hanımla aynı yastığa baş koyar mı sanıyorsun?
Vallahi aldanıyorsun! Eh ne de güzel aile koruyorsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder