18 Aralık 2010 Cumartesi

A- Eğitmenimizin Eğitilim ve Öğrenimi:


A- Eğitmenimizin Eğitilim ve Öğrenimi:
 
             Yukarıdaki kısa anlatıdan da anlaşılacağı üzere rahmetli Eğitmen’imiz, Şerefli Türk Askeri’nin, “Onbaşılık” ve Türk Milli Eğitimi’nin altı aylık “Eğitmenlik Kursu” ile techiz olunmuş (donanmış) gerçek bir ordu ve eğitim askeri, hatta komutanıydı. Tam bir Atatürkçü ve de dindardı. Kendisi klasik ve katışıksız bir CHP’liydi.
            Almış olduğu eğitim ve öğretimin temeli, “Ali Okulu” diye tanımlanan askerlik dönemindeki okuma yazma kursları ile aldığı 6 aylık, “Eğitmenlik Kursu’ndan” ibaretti. Ama O kendisini iyi yetiştirmiş bir askerdi… Hem Türk Ordusu’nun Hem de Türk Milli Eğitimi’nin askeri…
            Zorunlu askerlik görevini tamamladıktan sonra, uzman asker olarak Çorum’un sanırım Sungurlu’sunda 10 yıl jandarma karakol komutanlığı yapmıştı! Eşine Allah hayırlı ve uzun ömürler versin, sanırım hala sağ olmalı. Bu yüzden O’na, yani Eğitmen’imin Hanımı’na “Çorumlu” derler…
            Eğitmen’im bahsini ettiğim, eğitmenlik kursuna işte bu donanımla gitmiştir. O kursta da eğitim öğretim metot ve teknikleri bir güzel öğrendiği ortadadır! Ayrıca bahsini ettiğim Ali Okulları ile gittiği kurslarda edindiği okuma zevki de ortadadır.
Kendisi mesleki konulardaki okuma, bilinçlenme ve uygulama çalışmalarının yanında, dediğim gibi dinini de çok iyi öğrenmiş, bilmiş ve uygulamış bir insandır. Allah hacc’ını inşallah kabul etsin; bildiğim kadarıyla emekli olduktan sonra O görevini de ifa edip geldi. Allah herkese nasip etsin inşallah!
Arapça’dan Kuran okumayı bilmesine rağmen, O daha çok dinini Türkçe’den okuyarak öğrenirdi. Neyi okuyup neyi okumayacağını iyi ayırt eder, öyle safsata kitapları da okumazdı. O evvela ve daima Kuran’ı okurdu. Kuran’ı ise anlamak ve hayatına uygulamak için okurdu. Bunu da meallerden dahi değil, tefsirlerden okurdu. Cennet Mekan, rahmetli Hasan Basri Çantay’ın, Konya’nın, daha doğrusu Konya Hadim’in yetiştirdiği büyük alim Mehmet Vehbi’nin tefsirlerini adeta ezbere bilirdi. Bilmekten de öte, Onlar’ın yorumlarına yorumlar katardı.
Yine aynı şekilde cennet mekan, bildiği halde soyadını “Ben bilmem.” manasına ve tevazu adına “Bilmen” olarak seçen, değerli bilim adamı,  Ömer Nasuhi Bilmen’in halen günümüz Türkiye’si ana dinsel kaynaklarından olan, “İslam İlmihali” kitabının her satırını ezbere bilir, üstelik yorumlardı!
Dini kitapları, kendisi o dinin mensubu bir olduğu, daha doğrusu kendi dinini “iyi bilmek” gereğine inandığı için okurdu. Çünkü ekmek su gibi, kendi mesleği gibi onu da bilmeliydi. İşin sadece bu yönünden bahsetmiş olmam karşısında onun sadece bu tür kitaplar okuduğunu  sanmayın. O çok yönlü okurdu… İşinin de ehliydi. Sanıyorum aşağıda vereceğim konuşması, O’nun kültürü hakkında sizleri aydınlatacaktır.

Not: Dilimiz de bulunan “men” ekinin sık kullanım alanı olmasa da kişi, insan anlamında bir yapım ekidir. O ek eklendiği kelimedeki vasfı kişileştirir. Şöyle ki: Öğret+men, eğit+men, evci+men, işçi+men vs. gibi… Rahmetli Ömer Nasuhi Hoca’mızın soyadı olan “Bilmen” kelimesi de bu cepheden “bil+men”, yani bilen, bilici adam demek manasına gelebilse de dilimizde “bilmem” kelimesi, “bilmen” şeklinde de telaffuz edilebilmektedir. Ben Rahmetlinin soyadını bu anlamıyla algılıyorum. Takdir elbet ilgilileri ile sizlere aittir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder