18 Aralık 2010 Cumartesi

B- Eğitmen’imizin Okul İnşaatı Başlatım Konuşması:


B- Eğitmen’imizin Köyümüz Okul İnşaatını Başlatırken Yaptığı Konuşma:

Bu seri kitap çalışmalarımın bir çok yerinde adını zikrettiğim Eğitmen’imizin büyük oğlu, idealist eğitimci, yazar ve edebiyatçı, munis idareci, çalışkan ve değerli Hocam Demir Ali Göker’in “Akıp Giden Zaman” adlı kitabından buraya, Eğitmen’imizin köy okul inşaatını köylülerimizle elbirliği içinde başlatırken yaptığı konuşmayı aynen iktibas edeceğim (Alıntı yapacağım.) ki Eğitmen’imizin kişiliği ve kültür düzeyi, hepimize örnek kabilinde bir daha ortaya çıkmış olsun.
            “Kıymetli Köylülerim; Bugün buraya köyümüzün İlkokulunu yapmak, işlerimizi planlamak için toplandık.
            Hepiniz hoş geldiniz. Zahmetleriniz için teşekkür ederim. Sağ olun, varolun.Sizlere “köylülerim” diye seslendim. Yanlış anlamayın.
            Yeni Türkiye’nin kurucusu Büyük Atatürk’e sormuşlar; Türkiye’nin sahibi ve efendisi kimdir? Derhal cevap verir. “Türkiye’nin sahibi ve hakiki efendisi köylülerdir.”Sizlere bu sözden hareketle böyle seslendim. Ve Atatürk şöyle devam eder.O halde herkesten çok refah, saadet ve servete müstahak olacak olan köylüdür. Türk çiftçisi bir eliyle kılıcını kullanır; diğer eliyle kalemini ve sabanını….Türk köylüsü topraktan ayrılmaz.İşte; Türk köylüsünü diğer dünya uluslarından ayıran özellik budur.
            Köylüye okumak, yazmak, vatanını, milletini, dinini, dünyasını tanıtacak kadar tarihi, coğrafi, ahlaki bilgileri vermek, öğretmek çok önemli ve gereklidir. Bu da ilköğretimden, ilkokuldan başlar.
            Öyle ise okulumuzu, kendimiz yapalım. Kendimiz açalım. Kendimize düşen görevi yapalım; millete hizmet edelim.Bu millete hizmet eden O’nun gerçek efendisi olur. Böylece çevre köylere de örnek olalım.Milli benliğimizi bulalım. Çünkü mektep; gençlere ve bizlere sevgiyi, saygıyı, millet ve memlekete bağlılığı, şerefi ve istiklali öğretir. Halkla kaynaşmak, halka yaklaşmak da okuyan aydınlara düşen görevdir. Milleti ve vatanı sevmek de ancak böyle olur.
            Sevgili Köylülerim; Bizler; ilmin, Büyük Atatürk’ün ilkeleri ışığında, Türk Milli Eğitiminin amaçları doğrultusunda, Türk olmanın şeref ve sorumluluğunu, kanun ve nizamlara saygıyı, millet ve memleketini sevmeyi, ülke çıkarlarını  kendi çıkarlarımızdan üstün tutmayı amaçlayarak çalışalım. Bu büyük işe girişelim.İmece usulüyle guruplar halinde işe kireç yapmaktan başlayalım. Okulumuzu önümüzdeki ders yılına tamamlayıp açalım.
Çocuklarımızı karanlıktan, cehaletten kurtarıp, onları vatana, millete hayırlı birer evlat olarak yetiştirmeyi hedefleyelim. Köyümüzün gençlerini okutalım. Doktor, mühendis, avukat, öğretmen ve her türlü meslek erbabı yetiştirmek için çaba harcayalım. Ve göreceksiniz ki bu olmaz gibi görünen değerli kimseleri, köyümüzün kıymetli çocukları arasından yetiştireceğiz.
            Samimi, dürüst, iyi niyetli olarak bu seferberliğimize katılacağınızdan emin olarak hepinizi muhabbetle selamlıyorum.     
                                      
                  Yelbeği Köyü Eğitmen ve Muhtarı:                                       
                         Abdurrahman Göker
              



  Eğitmen’imiz ve Köylülerimizin
   İnşa Ettiği Çatak Üniversitesi Binamızın Resmi:



           Ve böylece Köylülerimizle birlikte Eğitmenimiz, devletten hiçbir yardım almadan okulun inşaatını başarıyla tamamlayıp 1946 yılında elbirliğiyle açarlar Köy’ümüzün Çatak Mevkisindeki Yelbeği Köyü İlkokulu’nu…. Pardon, pardon: Çatak Üniversitesi’ni…!
           Köyümüze bir de öğretmen verirler ama  O’ da köylümüz? Eğitmen’imizin yeğeni: Ali İhsan Göker Hocam… Ben kendisini çocuklukta sanki bir kez görmüş gibiyim. Tombulca, orta kalıp, yuvarlak yüzlü, yakışıklı bir adamdı. Yine de tam olarak hatırlayamıyorum. Her ikisi de çoktan rahmetli oldular. Mekanları cennet olsun!
           Amca, yeğen ve köylülerim el ele verip başlamışlar eğitim öğretime…. 14 yaşın altındaki kız erkek köyün tüm çocuklarını kaydetmişler okula… Dört elle sarılmışlar işe…
           Ali İhsan Göker Hoca’mdan da anlaşılacağı üzere köyümüzün insanı ta evvelinden beri aşinadır eğitim öğretime. Kendisiyle aynı dönemde yetişmiş bir çok aydın insanımız vardır. Bunlar daha çok, o günün şartlarında çevrede daha büyük yerleşim yerlerinde açılan yeni okullarda eğitim öğretim alma olanağını bulabilmiş olanlardır. Tabii ki bu noktada kendi ailelerinin eğitim öğretime verdiği önem kadar ekonomik vs. şartları önemlidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder