18 Aralık 2010 Cumartesi

a- En Büyük Hayır ve Yorumlar:

          
            a- En Büyük Hayır ve Yorumlar:

            Kuran'a dönüşün önemini izah bakımından, bu kitabımızın yazımından sonra kaleme aldığımız bu makaleyi de sunuyoruz takdirlerinize: 


EN BÜYÜK HAYIR NEDİR?

            Aziz Kardeşlerim;
            Bugün sizlere dünyasal yaşamdaki en büyük hayrın ne olduğunu izaha çalışacağım dilim döndüğünce!
Konu oldukça önemlidir; lütfen dikkatle okumanızı öneriyorum!
Ayrıca burada öne sürülen düşüncelerin tamamen özgün ve kendi yorumlarımdan ibaret olduğunu da bilmenizi isterim!
Elbet “dünya kırk kulpu kazan” olup, dileyen dilediği, beceren becerdiği yerden tutarak nafaka çıkardığı ve çıkarması gerektiği gibicedir dinsel hayatımız da, dünyasal hayatımız da!
Esasen hayat bir bütündür! Onu “dinsel ve dünyasal” diye ayırmak da olası değildir. Lakin bu ayrım öğretisel açıdandır! Şunu sıkça vurguluyoruz ki; din=kişinin yaşam biçimi demektir!
Şu halde hayatımızı, dinsel boyutuyla bir bütün olarak ele alacak olursak; gerçek kurtuluş, başarı, mutluluk ve benzerlerine ermemin yolu, “kırk kulpu kazan” misalidir! Dileyen dilediği, isteyen istediği, beceren becerdiği hayrı iyi niyet ve hulûsi kalple yakalasın, o yolda yürüsün, kesinlikle başarıya erer. Bunda şüphe yoktur!
Ancak bu yollardan en önemlisi ve en büyük hayır kapısı, şüphesiz kitabımız olan Kuran-ı Kerim’i okumaktır! Daha doğrusu O’nu anlamak üzere okumak, anlama okuması yapmak, anladığımızı hayatımıza uygulamaktır! Kendi anladığımızın en doğru anlama olduğunu sanmamak, bu anlayışımızı başkasına dayatmamaktır! Ancak başka anlamalardan da istifade etmek gerekir elbet. Öyle ya; anlamanın sınırı yoktur! Buradaki önemli husus, herkesin kendi gücünce anlama okuması yapmasının gereğidir!
Kuran’ı Kerim bu konudaki sayısız ayet ve emirlerle doludur! Bir kere O’nun ilk emri “Oku!” emridir! Bu emir, yaratan Rabb’imizin adıyla birlikte istenen bir anlama okumasıdır. Üstelik de tüm evrene dönük bir okumadır! Yine Peygamber Efendimizin (S.A.S) en meşhur sözlerinden birisi; “Sizlerden en hayırlı olanlarınız, Kuran’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir!” biçimindeki hadis-i şerifleridir! Ne var ki bu söz sadece ve sadece; Kuran-ı Kerim’in Arapça orijinal metnini, yine Arap Harfleriyle “anlamadan okumak” biçimine indirgenmiş gibidir!
Yukarıdaki sözün anlamı bu kadar dar olmadığı gibi, böylesi bir daraltmaya bizzat Kuran-ı Kerim onay vermez asla!
Bu durumun sakıncaları sayılamayacak kadar çoktur! Kimseyi töhmet altında bırakmak, iyi niyetli çabalarını küçümsemek istemem. Ancak böylesi bir indirgeyiş ile böylesi bir yola giriş belki de büyük bir vebaldir! Çünkü benim gözlemlediğim şey, girilen bu yolun, Kuran-ı Kerim’i anlama okumasının önünde ciddi bir engel oluşturduğudur! Nitekim millet olarak kitabımızın içeriğinden hemen hemen habersiz durumdayız!
Elbet Kuran’ı orijinal metinden ve Arap Harfleriyle okuma ve ezberleme çalışmaları yapılacaktır. Ancak bu tür çalışmaya daha çok, bu dalda uzmanlaşması gerekenler açısından ihtiyaç vardır! Halk katmanları açısından değil. Öyleyse andığım anlamdaki engel acilen kırılmalıdır!
Şu halde; genelde tüm İslam Alemi’nin, özelde ise Türk Milletinin yapacağı en önemli hayır; Kuran-ı Kerimi anlama okuması yapmak, anladıklarını da kendi öz hayatına uygulama çalışmasına girişmektir! Bu çalışmaların ise elbet; herkesin kendi anlayabileceği dilden yapılmasının gereği gayet açıktır!
Bizler Türk olup, Türkçe kullanıyor, konuşuyor ve anlıyor olduğumuza göre, bizim için en büyük hayır; Kuran’ı Türkçe meallerden, tercüme ve açıklama kitaplarından anlama okumaları yapmak, anlamak ve hayatımıza ona göre yön vermekten ibarettir.
Diğer hayırların hepsi çok daha alt sıradadırlar; bunu unutmayalım! Durumu örneklemek bakımından özellikle belirteyim ki: Milletimizin dinsel algısı üzerinde, en büyük ibadetlerden birisinin, hatta belki de birincisinin, dinsel mabet yapım ve tezyini/ düzenlenmesi, dayanıp döşenmesi imiş gibi bir imaj uyandırılmış olması kesinlikle yanlış bir tutumdur! Bu tutum nedeniyle girilen ve girilebilecek muhtemel yolların muhtemel sakıncaları saymakla bitmez!
Öyleyse sadede gelelim; Milletimiz için en büyük hayrın, Kuran’ı anlama okuması yaparak, anladıklarımızı hayatımıza uygulamak olduğunu açıkça haykıralım!
Böylece gerçek başarı, huzur ve mutluluklar bizlerin olur; ve de olsun efendim!

Haziran.2010
Av. Mehmet DURAN

                        ******************

Açıklama: Yukarıdaki bu makale daha sonra Facebook ortamında paylaşılmış ve birçok yorum almıştır. Bunların bazılarını konuyla bağlantısı, açıklayıcı olması ve konuyla ilgili bakımından aşağıda takdirlerinize sunulmuştur.
  
Devrim Yapar: Bilincin kadar farkındasındır. Farklılıkları anlayabilecek bilinçte okumayla olur. Kuranın ilk emrini hangi mü`min uyguluyor. Okudukları sadece Arapça yazılar, Kuran değil :)
Av-Mehmet Duran: Haklısın koç, bravo... sözlerini çok beğendim.
Av-Mehmet Duran: “Kuran okuyoruz!” diye sadece Arapça yazı okuyanlar, lütfen Kuran okusunlar, Kuran…
Devrim Yapar: Benim Lâtin harfleriyle aram iyi ama, ispanyadaki kız kardeşimin mektubunu bile okumam yetmiyor, anlamam lazım. Bu yüzden de anlayan birine, - Kardeş şu mektubu hele okuyup bir anlat derim. Ancak mektuplar peş peşe gelirse artık iş başa düşer açar sözlüğü İspanyolca öğrenirim. Kuran böyle değil ki. Anlamı mealini her yerde bulabilirsiniz :)
Devrim Yapar: En dindarım diyenlerden bile Kuranın Türkçe’sinin okunmamasına dair sözler duydum. Sebep neydi bilir misiniz? Okuyanın dinden çıkabileceğiydi :)
Devrim Yapar: Allah Kuranı indirdiği topluma diyor ki, "Ben onu anlayasınız diye Arapça indirdim" diyor. Bizim dinozorlar da anlaşılmasından korkuyorlar. Bence bilmemizi istemedikleri kalelerin yıkılmasından korkuyorlar.
Devrim Yapar: Bizim dinini anlayarak yaşayan Müslüman’a ihtiyacımız var. Anlamadan taklit edip münafık gibi yaşayana ihtiyacımız yok. Zaten öyleleri kendine zarar verdiği gibi dine de zarar veriyor. Gören insanlar, onların şahsında İslâm’ı öyle zannediyor.
Av-Mehmet Duran: Şu ileriki cümleyi çekinmeden sloganlaştırdım. “Kuran okuyoruz!” diye sadece Arapça yazı okuyanlar, lütfen Kuran okusunlar, Kuran…
Devrim Yapar: Bu yüzdende bazıları İslâm’ı farklı yaşayanlara göre isimlendiriyor. Radikal İslâm, ılıman İslâm, liberal İslâm, kapitalist İslâm… Oysa İslâm bunların hiçbiri değil. O sıfatlar kişilere ait :) Kuran derki ; Zorlaştırmayınız, kolaylaştırınız. Emretmeyiniz, müjdeleyiniz. Peki Müslümanlar ne der :) Cami kenarında oturan eskilerin yanına gidin dinden çıkmıştır diye kaç kişiyi idam ederler. Camideki kaç çocuğu koşturuyor diye bastonlarıyla kovalamışlardır :) Hocam biri anlattı; Bir plastik fabrikasında çalışıyordum. Makineye hammadde döktükten sonra aşağı indiğimde ustabaşı bana şiddetle kızarak bağırdı. Sebebi kurana basıyormuşum. Nerden çıkardın dedim. Meğer lastik hammadde torbasının üstünde Arap harfleriyle İran’ın Tebriz şehrinde üretilmiştir yazıyormuş. Tabii ki hasba yazıyı tanıyor ama anlamını bilmiyor; Kuran zannediyor. Ustayı uyardım. Böyle davranma sana Arap harfleriyle seks kitabı getirsem kuran diye öpüp başına koyacaksın yapma dedim :))
Ayşe Tanrıkulu: Süper; ellerinize sağlık. Muhteşem Kuran’ımız var.
Devrim Yapar: Hocam yazının başlığı "En büyük hayır nedir" Ben bunu kendime hep sordum. Param yok ki bir hayır kurumu yapıp vakfedeyim. insanlar eğitilsin, geçinsin. Bilgim yok ki bir kitap yazıp insanları, gelecek nesilleri aydınlatayım. Ne yapayımda bunu başarabilen insanlar gibi olmasa da en az onlar kadar ölümsüz bir eser bırakayım. Çok düşündüm hocam çooooook. Herkes bir şeyler söyledi. Hiçbiri içime sinmedi :(  En sonunda içime sinecek iyilik ve hayrı buldum. Çok da uzak değilmiş. Siyasetçi olup yalan söylemeye bile gerek kalmadan yapabilirdim bunu :)
Ayşe Tanrıkulu: iyi bir insan olman yeterli başlangıç için .
Devrim Yapar: Fakat nefsime yeterli değil. Başkalarına bakıp hayırlarını görmek ve o hayırlı insanlar gibi olamamak büyük ızdırap. Esersiz bir insan kısır ve üretim kabızı. Ağır geliyor bana. Hem bunu her yerde herkesle de paylaşmam lazım. Herkes kahraman olur ve dua alır.
Ayşe Tanrıkulu: İyi bir kul ol o zaman değerin ALLAH katında süper olur yetmez mi kardeşim.
Av-Mehmet Duran: Dünya, dünyasallık bakımından kırk kulplu kazan oldu
gibi, ahretsellik bakımından da öyledir. Dile, dilediğinden tut. Neyi başarabiliyorsan ondan tut. Lakin içten ve ihlâslı ol. Karşılığı kesindir ve gerçek bir mutluluktur.!
Devrim Yapar: Yetmez. Gıpta ediyorum ama. Hem iyi şeylere hayırlara gıpta
etmek iyidir. Kıskanmak haset etmek kötü.
Av-Mehmet Duran: Merak etme sen, yeter o. Her şeye vekil edilik değilsin.
Gemi senin gemi...
            Devrim Yapar: Anladım Hocam! Zarifet eyledim, şaka yaptım yani.
Hocam AĞAÇ DİKMEK nasıl bir hayır. Hem ucuz hem de gelecek nesile faydalı, dünyaya kurda kuşa yuva. Hiç bir ağacın siyaseti olmaz, dini olmaz. Herkes dua eder. Bilmez ki hangi dinden, sormaz ki.
            Av-Mehmet Duran: Kırk kulplu kazan yazımı bir daha oku devrim.


            Not. Şimdi ise yukarı makalemiz yayınlandıktan sonra ülkemiz camilerinde okunan örnek bir hutbeye değinmek istiyorum ki bu hutbenin okunuşundan sonra gittiğim camide yaşanan bazı olayları sunacağım inşallah takdirlerinize.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder